Ana içeriğe atla

NEMİN YAĞIŞA DÖNÜŞÜMÜ

NEMİN YAĞIŞA DÖNÜŞÜMÜ KONUYA BAŞLARKEN SAYFA 75 LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI
1.Her ortamda bulunan nem oranı aynı mıdır? Nemin fazla veya az olması ne gibi sonuçlar doğurur?
2.Yaşanılan ortamda ideal nem oranının ne kadar olduğunu araştırıp bu konuda sınıfa bilgi veriniz.

Nem : Atmosfer içerisinde bulunan katı, sıvı ve gaz halindeki suyun tamamı atmosferdeki nemi oluşturur. Örneğin bulutlar küçük buz kristallerinden oluşur. Kendisine gelen bütün ışınları yansıttığı için beyaz görünür. En sıcak çöllerde bile bulunan nem kutuplarda da mevcuttur. Fakat miktarlarında önemli farklılıklar vardır. Atmosferdeki nem şu terimlerle ifade edilir:

a.Mutlak Nem (var olan nem): 1 m³ havanın içinde o an var olan nem miktarının gram olarak ifadesidir. Nemin kaynağı; okyanuslar, denizler, göller, akarsular, kaynaklar, kar örtüsü, buzullar, nemli toprak ve canlılardır.
Temmuz ayında Antalya, Ankara ve Van'da higrometre ile mutlak nem miktarını ölçtüğünüz taktirde hangisinde nem daha fazla olur? Neden?
Bazı durumlarda sıcaklık arttıkça mutlak nem de artar. O hâlde çöller Ekvatoral bölgeden daha sıcak olmasına rağmen neden nem bakımından Ekvatoral bölgeden daha fakirdir?
Mutlak nem miktarı Ekvator’dan kutuplara, denizlerden karaların içlerine doğru gidildikçe ve yeryüzünden yukarıya çıkıldıkça azalır. Mutlak nem miktarı sıcaklıkla doğru orantılıdır. Havadaki nem miktarı higrometre (nem ölçer) denilen bir aletle ölçülür. Sıcaklık arttıkça havanın su buharı alma yeteneği artar yani mutlak nem artar.Mutlak nem ; gündüz çok gece azdır. Yazın çok kışın azdır. Ormanda çok stepte azdır.
Buharlaşma arttıkça, mutlak nem de artar. Buharlaşmayı etkileyen faktörler şunlardır:
Sıcaklık: Sıcaklıkla buharlaşma doğru orantılıdır. Yani sıcaklık arttıkça buharlaşma artar.
Nem Açığı: Havadaki nem oranı da buharlaşmayı etkileyen faktörlerdendir. Nem oranı az olan havada buharlaşma şiddeti artar. Buna karşın nem açığı az olan hava kütlesinde buharlaşma şiddeti azdır. Başka bir ifade ile bağıl nem arttıkça buharlaşma şiddeti azalır.
Hava Hareketleri, Rüzgarlar: Durgun bir hava ortamında buharlaşma şiddeti azdır. Yatay (rüzgâr) ve dikey (konveksiyonel) yöndeki hava hareketleri buharlaşma şiddetini arttırır.
Hava Basıncı: Basınçla mutlak nem arasında da doğru orantı vardır. Basınç arttıkça mutlak nem artar, basınç azaldıkça mutlak nem de azalır.
Buharlaşma Yüzeyinin Genişliği: Özellikle buharlaşmanın büyük oranda gerçekleştiği deniz ve göllerin yüzeyi arttıkça buharlaşma şiddeti de artar.
Yükselti: Yükseltiye bağlı olarak sıcaklık ve basınç azalacağından buharlaşma da azalır.
Toprak Özelliği: Koyu renkli topraklarda sıcaklık daha çok artar. Buna bağlı olarak buharlaşma şiddeti de artar. Açık renkli topraklarda ise buharlaşma şiddeti daha düşüktü. Geçirimli topraklara buharlaşma oranı daha fazla olur.
Bitki Örtüsü: Bitkiler topraktan aldıkları suyun bir kısmını terleme yoluyla havaya verirler. Yoğun bitki örtüsünün bulunduğu yerlerde nem miktarı nispeten daha fazladır.
Okyanus Akıntıları: Sıcak su akıntılarında buharlaşma oranı fazladır. Dolayısıyla geçtikleri kıyılarda nem miktarını arttırırlar. Soğuk su akıntılarında ise durum bunun tersinedir.
Bu bilgiler ışığında, yeryüzünde mutlak nemin en fazla olduğu yer Ekvator ve çevresi olurken; en düşük kutuplarda görülür. Çünkü Ekvator’da hava sıcak olduğundan, daha, fazla su buharı alabilir. Kutuplara doğru hava sıcaklığı azaldığından, nem alabilme yeteneği azalır. Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe mutlak nem azalır.
***SICAKLIK ARTARSA MUTLAK NEM ARTAR, SICAKLIK AZALIRSA MUTLAK NEM AZALIR.
***DENİZ KIYILARINDAN KARA İÇLERİNE DOĞRU GİDİLDİKÇE MUTLAK NEM AZALIR.
***YÜKSELTİ ARTTIKÇA MUTLAK NEM AZALIR.
***BUHARLAŞMA ARTARSA MUTLAK NEM ARTAR.
Maksimum Nem(DOYMA MİKTARI) : Havanın belli bir sıcaklıkta bulundurabileceği en yüksek nem miktarıdır. Sıcaklıkla maksimum nem arasında doğru orantı vardır. Bir bardağın belli miktarda su taşıma kapasitesi vardır. Fazlasını koyduğumuzda bardak taşar. Hava da bu şekildedir. Bulundurabileceğinden fazla nem yüklendiği zaman fazlası yoğuşur ve yağış olarak yeryüzüne düşer.
***SICAKLIK ARTARSA MAKSİMUM NEM ARTAR, SICAKLIK AZALIRSA MAKSİMUM NEM AZALIR.
***YÜKSELTİ ARTTIKÇA MAKSİMUM NEM AZALIR.
b.Bağıl (nispi, oransal) Nem: Herhangi bir sıcaklıkta hava içinde bulunan nem miktarının (MUTLAK NEMİN) aynı sıcaklıkta o havanın bulundurabileceği nem miktarına (MAKSİMUM NEME) oranıdır. % OLARAK İFADE EDİLİR. Bağıl nem aşağıdaki formülle bulunur:

Bağıl nem= Mutlak nem X100
                     Maksimum nem
*** SICAKLIK ARTARSA BAĞIL NEM AZALIR, SICAKLIK AZALIRSA BAĞIL NEM ARTAR.
*** BAĞIL NEM %100 Ü GEÇERSE YOĞUŞMA – YAĞIŞ OLUŞUR.
*** DENİZ KIYILARINDAN KARA İÇLERİNE DOĞRU GİDİLDİKÇE BAĞIL NEM AZALIR. – YAĞIŞ AZALIR -
*** BAĞIL NEMİN FAZLA OLDUĞU YERLERDE BULUTLULUK VE YAĞIŞ FAZLADIR. BULUTLULUK VE YAĞIŞIN OLDUĞU YERLERDE DE BAĞIL NEM FAZLADIR.
*** YOĞUŞMA – YAĞIŞIN OLUŞABİLMESİ İÇİN
- BAĞIL NEMİN %100 Ü GEÇMESİ – İÇİN –
- HAVANIN SOĞUMASI – İÇİN –
- HAVANIN YÜKSELMESİ GEREKİR.
*** YAĞIŞIN AZ OLDUĞU YERLERDE BAĞIL NEM AZDIR – NEM AÇIĞI FAZLADIR.
*** SICAKLIK AZALIRSA – MAKSİMUM NEM AZALIR – BAĞIL NEM ARTAR - %100 Ü GEÇERSE YAĞIŞ OLUŞUR.
*** Havadaki mevcut nem miktarı (mutlak nem) ile doyma miktarı (maksimum nem) arasındaki farka nem açığı denir. Nem açığı ne kadar az ise bağıl nem o oranda fazla olur.

Not : Bağıl nem ; ekvatorda, denizlerde fazladır.
• Gündüzden → Geceye Artar
• Yazdan → kışa Artar
• Deniz seviyesinden yükseldikçe Artar
Çöllerde, kıtaların iç kesimleri (yaz) Bağıl nem azalır.
Not : Mutlak nem miktarı maksimum nem miktarına eşit olursa, hava doyma noktasına ulaşır ve nisbi nemi %100 olur.

ETKİNLİK SAYFA 75 LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI
Aşağıdaki benzetmeyi okuyarak boş bırakılan yerleri doldurunuz.
Sınıfta 15 sıra var. Her sıraya en fazla 2 kişinin oturacağını düşünürsek sınıfın maksimum öğrenci kapasitesi 30 olur. Eğer sınıfın maksimum öğrenci kapasitesini arttırmak istersek sınıfı genişletmemiz gerekir. En çok 30 kişilik kapasitesi olan sınıfta diyelim ki bugün 24 öğrenci var. O hâlde sınıfın doluluk oranı=(24.100)/30 = % 80’dir. En fazla 30 kişi alabilecek olan sınıfa 33 öğrenci gelirse 3 öğrenci ayakta kalır veya bunların dışarı çıkması gerekir. Yani sınıfın doluluk oranı= (33.100)/30=% 100’ü geçerdi.
Bu örnek olayda anlatılanları nemle ilişkilendirelim.
Sınıfın en fazla 30 öğrenci alabilmesi: Maksimum nem
Sınıfın öğrenci kapasitesini arttırmak için genişletilmesi: Sıcaklığın artması
Sınıfta bugün var olan 24 öğrenci: Mutlak nem
Sınıfın % 80’lik doluluk oranı: Bağıl nem
30 kişilik sınıfa 33 öğrencinin gelmesi sonucu sınıfın doluluk oranının % 100'ün üzerine çıkması: Yağış
Sınıftaki % 20’lik boş sıra: Nem açığı

ETKİNLİK SAYFA 76 LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI
Yukarıdaki tabloya bakarak aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
Öncelikle Tabloyu yorumlayalım.

1.Sıcaklık azaldıkça maksimum nem azalma göstermiş çünkü hava sıkışır ve alabileceği maksimum nem miktarı azalır,
2.Sıcaklık azaldıkça Bağıl nem artma göstermiş ve son dört değerde yağış oluşmuş.
3.Yoğuşma miktarı sıcaklığın düşüşüne paralel olarak artış göstermiştir.
4.Ölçümlerin yapıldığı ortamda su miktarı değişmediği için mutlak nemde sıcaklığa bağlı olarak azalma ve artış göstermemiştir.
Sıcaklık ile maksimum nem arasında nasıl bir orantı vardır?
Sıcaklık arttıkça maksimum nem de artar. Doğru orantı vardır.
Sıcaklık ile mutlak nem arasında nasıl bir orantı vardır?
Sıcaklık arttıkça mutlak nem değişmemiştir.Tabloya göre.
Fakat normalde sıcaklık artışıyla buharlaşma ve havadaki mutlak nem de artar.
Sıcaklık arttıkça bağıl nem neden artmamıştır?
Sıcaklıkla bağıl nem ters orantılıdır. Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı (Maksimum nem) da artacağından bağıl nem azalır.
Sıcaklık arttıkça mutlak nem artmadığı hâlde neden bağıl nem azalmıştır?
Mutlak nem artmamasına rağmen sıcaklığın artması maksimum nemi de arttırdığı için bağıl nem azalmıştır.
Sıcaklık ile yoğuşma miktarı arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ters orantı vardır. Sıcaklık arttıkça yoğuşma azalır.


YOĞUŞMA VE ÜRÜNLERİ
Hava, bulundurabileceğinden fazla nem içerirse bu miktar katı ve sıvı tanecikler şeklinde yoğuşur. Böylece gözle görülmeyen ve buhar hâlinde bulunan nem, bulutları oluşturarak görülür hâle gelir.

BULUT
Yerden yükselen havanın içindeki nemin yoğuşması ile oluşan bulutlar, özelliklerine göre çeşitli şekillerde gruplandırılır. Örneğin yüksekliklerine göre bulutlar 3 gruba ayrılır:

Alçak Bulutlar (Stratus): Yerden itibaren 3000 m yükseklikte oluşan kalın, yoğun ve koyu renkli bulutlardır. Yoğuşma, hızlı ve kısa sürede olursa küme şekilli, yoğun yağış bırakan bulutlar oluşur. Eğer yoğuşma yavaş ve uzun sürede olursa tabaka şekilli ve uzun süren çisenti şeklinde yağış bırakan bulutlar oluşur.
Orta Bulutlar (Kümülüs): 3000 - 6000 m arasındaki yükseltilerde yoğuşmalara bağlı olarak oluşan bulutlardır. Genellikle beyaz renktedirler.
Yüksek Bulutlar (Sirüsler): 6000 m'nin üstündeki hava katmanlarında su buharının buz şeklinde yoğuşması ile oluşan bulutlardır. Bu seviyelerdeki su buharı azlığına bağlı olarak bulutların görünüşleri tüy şeklindedir. Bunlara genel olarak sirüs adı verilir.


BİLGİ NOTU
Her saniyede Dünya üzerine tam 17 milyon ton suyun düştüğünü, buna karşın yine aynı miktarda suyun buharlaşıp yükseldiğini biliyor muydunuz? Yetişkin bir kayın ağacı, terleme yoluyla atmosfere bir günde yarım ton su vermektedir. Bir kayın ormanı için bu miktar milyonlarca tona ulaşmaktadır.

Sis
Kara ve deniz yüzeylerine yakın yerlerde oluşan bulutlara SİS denir. Sis;
Bulutsuz gecelerde sıcaklığını büyük ölçüde kaybeden yer yüzeyine nemli havanın temas etmesiyle,
Farklı sıcaklıktaki iki hava kütlesinin temasında sıcak havanın daha soğuk bir yüzey üzerinde akmasıyla ya da soğuk havanın sıcak bir hava kütlesinin altına girmesi ile yer yüzeyine doğru meydana gelen sıcaklık kaybıyla,
Eğimli bir arazi üzerinde yükselen nemli havanın sıcaklığının düşmesiyle,
Soğuk hava kütlesinin daha sıcak olan su yüzeyinden geçmesiyle sis oluşur.

Çiy
İlkbahar veya yaz mevsiminde sabahları cisimlerin üzerinde, bahçedeki bitkilerin yapraklarında su damlacıkları oluşur. Bu damlacıklar yağmur damlası değildir, geceleri havanın soğumasıyla havada bulunan su buharının yoğuşarak oluşturduğu damlacıklardır.

Kırağı
Soğumanın çok şiddetli olduğu yerlerde, havanın temas ettiği yüzeylerde buz kristalleri şeklinde oluşan yoğuşma ürünüdür. Ülkemizde bu olay kış mevsiminin başlarında görülür.

Kırç
Zeminin aşırı soğumasıyla havadaki su buharının soğuyan zeminler, özellikle elektrik telleri, direkler ve ağaçların dalları üzerinde yoğunlaşarak buz hâlini almasıdır. Kırağıdan farkı buz kristallerinin tabakalar oluşturmasıdır.

YAĞIŞ TÜRLERİ
Bulut oluşumu atmosferdeki yoğuşmanın ilk aşamasıdır. Yoğuşmanın ilerlemesi ile daha da büyüyen katı ve sıvı tanecikler havada askıda kalamayarak yer çekiminin etkisiyle yeryüzüne düşer. Bu olaya yağış denir.

Yağışın oluşumunu sağlayan faktörler nelerdir?
Yağış, su buharının yoğunlaşması sonucu yer çekimine bağlı olarak yeryüzüne katı (kar, dolu) veya sıvı (yağmur) olarak düşmesidir. Yoğunlaşmaya neden sıcaklığın azalmasıdır.
•Yoğunlaşmanın olması için Bağıl nemin %100’ü aşması gerekir.
•Yoğunlaşmayı engelleyen faktör hava sıcaklığının artmasıdır.

Yeryüzüne düşen yağışın miktarı metre kareye (m2) kilogram (kg) veya milimetre (mm) olarak belirtilir. Yağışlar farklı şekillerde oluşur. Yağmur yağışların en büyük bölümünü oluşturur. Yağmur damlaları 0,5 ile 5 mm iriliğindedir. Buna göre çiseleme ve sağanak şeklinde yağarlar. Yağmur yağışları pluviometre (yağmur ölçer) denilen bir aletle ölçülür. 

YAĞIŞLAR
Havadaki su buharının soğuyarak su haline gelmesidir. Bunun için de havadaki bağıl nemin doyma noktasına ulaşması gerekir. (%100)
Bir hava kütlesi;
Soğuk bir hava kütlesi ile karşılaşırsa,
Soğuk bir bölgeden geçerse,
Yükselmeye uğrarsa,
sıcaklığı azalır ve havanın nem taşıma kapasitesi azalacağından yoğunlaşma meydana gelir.
Yine aynı hava Kütlesi;
Sıcak bir hava kütlesiyle karşılaşırsa,
Sıcak bir bölgeden geçerse,
Alçalmaya uğrarsa,
sıcaklığı artar ve havanın nem taşıma kapasitesi artacağından yoğunlaşma sona erer.
Havanın yükselerek soğuması = yağış
Havanın doyma noktasına ulaşması = yağış

Yağmur
Buluttaki su tanecikleri ilk aşamada çok küçük boyutlardadır. Havanın soğumasıyla bu tanecikler birleşir, boyutları büyür ve ağırlaşırlar. Ardından yer çekiminin etkisiyle yere düşerek yağmuru oluştururlar.

Kar
Havadaki su buharının 0 °C'un altında yoğuşmasıyla ince taneli kristaller oluşur. Bu kristallerin birleşmesiyle de kar taneleri meydana gelir. Kar taneleri altıgen şeklinde harika bir görünüme sahiptir. Bu taneler birbirine temas etmeden yeryüzüne iner.

Dolu
Dikey yönlü hava hareketlerinin çok güçlü olduğu bulutlardaki su damlacıklarının 0 °C’un altında aniden donmasıyla oluşan iri buz taneleridir. Daha çok ilkbahar ve yaz aylarında görülür.

*** ÇİY, SİS , YAĞMUR 0 °C'UN ÜSTÜNDEKİ SICAKLIKLARDA; KAR, DOLU, KIRAĞI, KIRÇ 0 °C'UN ALTINDAKİ SICAKLIKLARDA OLUŞUR.

Ölü Toprağı Canlandıran Yağmurlar
Yağmurun canlılar için vazgeçilmez bir ihtiyaç olan suyu yeryüzüne bırakmasının yanında, bir de gübreleme özelliği vardır Denizlerden buharlaşarak bulutları oluşturan ve yeryüzüne yağmur damlaları olarak düşen su, ölü toprağı canlandıracak bazı maddeler içerir. Yağmur damlaları içinde mikroskobik alglerin ve zooplanktonların bozulmasından meydana gelen pek çok organik artık vardır Bu artıkların bazıları; deniz suyunda çok az bulunan fosfor, magnezyum, potasyum gibi elementleri ve ayrıca bakır, çinko, kobalt, kurşun gibi ağır metalleri seçip ayırarak kendi içlerinde toplar Yeryüzündeki tohum ve bitkiler, yetişmeleri için  gereksinim duydukları çok sayıdaki madensel tuzları ve elementleri işte bu yağmur damlalarında bulur. Yağışlarla toprağa inen bu tuzlar, verimi artırmak için kullanılan geleneksel gübrelerin bazılarının (kalsiyum, magnezyum, potasyum vb.) küçük örnekleridir. Bu tür aerosellerde bulunan ağır metaller ise, bitkilerin gelişiminde ve üretiminde verimlilik artırıcı elementleri oluşturur.  Kısacası, yağmur önemli bir gübredir. Fakir bir toprak, yalnızca yağmur aracılığıyla gelen bu gübrelerle bile yüz yıllık bir süre içinde bitkiler için gereken  tüm  elementleri kazanabilir. Ormanlar da yine bu deniz kökenli aeroseller yardımıyla gelişir ve beslenir.
Karalar üzerine bu yolla her yıl 150 milyon ton gübre düşmektedir. Bu doğal gübreleme işleyişi olmasaydı, Dünya üzerinde çok daha az bitki olacak, hayat dengesi bozulacaktı.


Hava Kütleleri ve Cepheler
Hava Kütlesi: Atmosferin sıcaklık ve nem bakımından aynı özelliği gösteren geniş parçalarıdır. Örneğin; Ekvator’dan kutuplara doğru giden hava kütleleri sıcak ve nemli iken kutuplardan Ekvator’a doğru giden hava kütleleri soğuk ve kurudur.
Hava kütlesinin oluşum alanı, deniz yüzeyine rastlıyorsa, bu hava kütlesine denizel hava kütlesi denir. Kara üzerinde oluşan hava kütlelerine de karasal hava kütlesi denir.
Hava kütleleri oluştukları yere göre de isim alırlar. Başlıcaları tropikal ve kutup hava kütleleridir. Hava kütlelerinin yer değiştirmesi hava durumu bakımından önemlidir.
Örneğin, Tropikal bölgede oluşmuş bir hava kütlesi Türkiye’yi kapladığı zaman sıcaklık yükselir. Kuzey kutup bölgesinden gelen bir hava kütlesinin yayılmasında ise Türkiye’de sıcaklık azalır.

Cephe:Sıcak ve soğuk karakterli hava kütleleri genel atmosfer dolaşımı içinde zaman zaman karşı karşıya gelirler. Böyle alanlara cephe adı verilir.
Karşılaşma alanları (cepheler) bol yağışlı alanlardır. Yeryüzündeki yağışların önemli bir bölümünü cephe yağışları oluşturur.
***Oluşumlarına Göre Yağış Tipleri:
1. Yükselim (Konveksiyonel) Yağışları
2. Yamaç (Orografik) yağışları
3. Cephe (Frontal) Yağışlar


1. Yükselim (Konveksiyonel) Yağışları
Isınarak yükselen havanın soğuması ile oluşan yağışlardır.Ekvator çevresinde yıl boyunca orta enlemlerde ilkbahar ve yaz aylarında bu tip yağışlar görülür.
Alttan ısınan nemli hava kütlesinin dikey yönde hızla yükselmesi sonucu soğuyup yoğuşmasıyla oluşur. Ekvatoral bölgelerde oluşan yağışlar çoğunlukla bu şekildedir. Ülkemizde bu tür yağışlar İç Anadolu’da ilkbahar sonlarında ve yaz başlarında gerçekleşir. Bu yağışlara bölgede kırk ikindi yağışları adı da verilir.

2. Yamaç (Orografik) yağışları
Nemli hava parsellerinin bir dağ yamacı boyunca yükselmesi sonucunda oluşan yağışlardır. Orografik yağışlar en çok kıyıya paralel uzanan dağların denize dönük yamaçlarında görülür.
Bir yamaç boyunca yükselen nemli hava kütlesinin soğuyarak yoğuşması sonucu oluşan yağışlardır. Yamaç yağışları çoğunlukla dağın üst kısmına kar, alt kısmına yağmur hâlinde düşer. Yaz musonları bu tür yağış bırakır. Ülkemizde Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki dağların denize bakan yamaçlarında da bu tür yağışlar oluşur.Dünya’da en çok, Güneydoğu Asya’da Orta kuşaktaki karaların batı kıyılarında Amerika’da Kayalık Dağları’nda, ve sıcak kuşaktaki karaların doğu kıyılarında görülür. Türkiye’de ise, Toroslar’ın güneybatıya, Karadeniz Dağları ile Istrancalar’ın kuzeye bakan yamaçlarında fazlaca görülür.
Hava kütleleri yamaç boyunca yükselirken en fazla yağışı 500 - 1000 m yükseltiler arasına bırakırlar. Yükselti arttıkça (1000 m’lerden sonra) mutlak nem azaldığı için yağış da azalır.

3. Cephe (Frontal) Yağışlar
Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında oluşan yağışlardır.
Yeryüzündeki yağışların önemli bir bölümünü bu tip yağışlar oluşturur.
Batı ve Orta Avrupa ile okyanusal iklim bölgelerinde her mevsim, Akdeniz iklim bölgelerinde ise kış ve bahar aylarında cephesel yağışlar görülür.
Faklı hava kütlelerinin birbirleriyle karşılaştığı sınıra cephe adı verilir. Sıcak ve nemli hava kütlelerinin soğuk ve kuru hava kütlesiyle karşılaştığı alanlarda cepheler oluşur. Sıcak ve nemli hava hava soğuk hava kütlesi üzerinde yükselerek yoğuşur ve ardından yağış bırakır. Dünya’da en çok, Orta kuşakta ve 60° enlemleri civarında görülür. Türkiye’de, özellikle kış mevsiminde görülen yağışların çoğu cephesel kökenlidir.
Kış mevsiminde, kutuplardan kaynaklanan soğuk hava ile Ekvatoral bölgeden kaynaklanan sıcak hava kütleleri Akdeniz üzerinde karşılaşırlar. Böylece Akdeniz tali cephesi meydana gelir. Cephe boyunca da yağışlar görülür. Anadolu üzerinde de, Sibirya yüksek basıncı ile İzlanda alçak basıncı ve Asor yüksek basıncına bağlı cephe yağışları görülür.


ETKİNLİK SAYFA 80 LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI
Aşağıda Dünya yıllık yağış dağılışı haritası verilmiştir. Soruları harita yardımıyla cevaplandırınız.
1.Dünya’da en fazla yağış alan bölgeler nerelerdir?
Ekvatoral bölge ve çevresi, Muson bölgesi ve orta kuşak karalarının batı kıyıları en çok yağış alan yerlerdir.

2.Bu bölgelerde yağışın fazla olmasını sağlayan coğrafi faktörler nelerdir?
Ekvatoral bölge ve çevresi: Buralar sürekli sıcak ve nemlidir. Nem oranı yüksektir. Sürekli ısınmadan dolayı buralarda yıl boyunca yükselici hava hareketi görülür ve yükselim yağışları yaygın olarak görülür.

Muson iklim bölgesinde: Yaz Musonları ile denizden gelen nemli rüzgârlar ve dağların etkisi yaz döneminde bol miktarda yağış oluşumuna neden olur.

Orta kuşak karalarının batı kıyıları: Denizden gelen batı rüzgârlarının getirdiği bol nemli havalar bol miktarda yağış oluşumuna neden olur.

3.Dünya’da en az yağış alan bölgeler nerelerdir?
Dönenceler çevresindeki çöller, karaların iç kısımları ve kutup bölgeleri en az yağış alan yerlerdir.

4.Bu bölgelerde yağışın az olmasına neden olan coğrafi faktörler nelerdir?
Dönenceler çevresindeki çöller: Sürekli Dinamik Yüksek Basınç Alanı olması nedeniyle alçalıcı hava hareketleri yaygındır, nem açığı fazladır ve alçalıcı hava hareketlerinin olduğu yerde yağış oluşamaz.
Karaların iç kısımları: Denizlerin nemli havaları karaların iç kesimlerine sokulamaz. Nem açığı fazla olduğu için yağış oluşumu azdır.
Kutup bölgeleri: Sürekli Termik Yüksek Basınç Alanı olması nedeniyle alçalıcı hava hareketleri yaygındır, nem açığı fazladır ve alçalıcı hava hareketlerinin olduğu yerde yağış oluşamaz.

5.Yağış dağılışı ile enlem arasında bir paralellik var mıdır?
Yağış dağılışı ile enlem arasında belli ölçülerde bir paralellikten bahsedilebilir.Genel olarak ekvator bölgesi bol yağışlı kutuplar bölgesi az yağışlıdır.Ancak yağışa etki eden Yer şekilleri, yükseklik,bitki örtüsü,dağların uzanış yönü,denize uzaklık gibi etkenler bu paralelliğin kesin ve net olmasını engellemektedir.


Yağış rejimi: Bir bölgede yağışın yıl içindeki dağılışı yağış rejimi olarak adlandırılır. Yağış rejimi yeryüzünün her yerinde düzenli değildir. Ekvatorda her mevsim yağışlı olduğu için bu bölgenin yağış rejimi düzenlidir. Dönencelerin çevresindeki çöl bölgelerinde ise yağış rejimi çok düzensizdir. Ülkemizde ise, Karadeniz kıyıları yıl içerisinde her mevsim yağış alırken diğer bölgelerde genel olarak yağışlar kış ve ilkbahar mevsimlerinde gerçekleşir. Yağış rejimi; bitki örtüsü, toprak çeşitleri, tarım ürünlerinin verimi ve türü, akarsu rejimleri üzerinde etkilidir.
****YAĞIŞIN DAĞILIŞINI GENEL HAVA DOLAŞIMI, YER ŞEKİLLERİ, YÜKSELTİ, KARA VE DENİZLERİN DAĞILIŞI ETKİLER.
 
Bir alanının (aylık, mevsimlik veya yıllık) yağış dağılışını gösterebilmek için aynı yağış miktarına sahip olan noktalar harita üzerinde birleştirilir ve eş yağış (izoyet) eğrileri çizilir. Böyle haritalara izoyet haritaları denir.


***Yeryüzünün ortalama yıllık dağılışı haritası incelendiğinde şu sonuçlar elde edilir.
Ekvatoral bölge ve çevresi, muson bölgesi ve orta kuşak karalarının batı kıyıları en çok yağış alan
 yerlerdir. Bu yerlerde yıllık ortalama yağış miktarı 2000 mm ‘nin üzerindedir.
Dönenceler çevresindeki çöller, karaların iç kısımları ve kutup bölgeleri en az yağış alan yerlerdir. Bu yerlerde yıllık ortalama yağış miktar 250 mm’den daha azdır.
Orta kuşak karalarının denize yakın bölümleri orta düzeyde yağış alan yerlerdir.Bu yerlerde yıllık ortalama yağış miktarı 500-1000 mm arasındadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DERS DIŞI ETKİNLİK SAYFA 128 DIŞ KUVVETLER KAVRAM HARİTASI LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI

DERS DIŞI ETKİNLİK SAYFA 128 DIŞ KUVVETLER KAVRAM HARİTASI LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI Aşağıdaki kavramları uygun yerlere yazarak kavram haritasını tamamlayınız. Akarsu, dalgalar, rüzgârlar, barkan, kumullar, kaynak, falez, debi, rejim, rejimi düzensizdir, kanyon vadi, dolin, yatık yamaçlı vadi, akarsu yatağı, vadi, karstik şekiller, çentik vadi, boğaz vadi, sarkıt, dikit, polye, uvala.

ETKİNLİK SAYFA 123 LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI

ETKİNLİK SAYFA 123 LİSE COĞRAFYA 9.SINIF KİTABI Sıcaklığın düşük olduğu bölgelerde yağan karlar donarak birikir. Bu karlara toktağan kar (kalıcı kar) denir. Toktağan karın başladığı yüksekliğe toktağan kar sınırı adı verilir. Yandaki şekilde toktağan kar sınırının Ekvator’dan kutuplara doğru değişimi görülmektedir. Buna göre toktağan kar sınırı Ekvator’dan kutuplara doğru nasıl bir değişim göstermektedir? Bu değişimin sebepleri nelerdir? Daimi kar sınırının yükseltisi Ekvatordan kutuplara doğru azalır. Ekvatorda 5500 m olan sınır,  Sınır kutuplarda ve kutplara yakın alanlarda enleme bağlı olarak sıcaklığın azalmasında dolayı deniz seviyesine “0 metreye” yakındır. Bu sınır Enlem ve iklim özelliklerine bağlı olarak değişir. Ekvatordan kutuplara doğru sıcaklığın azalması sonucu daimi kar sınırı aşağı doğru inmektedir.